4 Kasım 2011 Cuma

Tatmadan yaşanmayacak bir duyguymuş meğer anne olmak. Doğumunun 1.dakikasında yüzünü yüzümde hissettiğimde hayatımı tümüyle kaplayacağını anlamıştım. Hamileyken de hissettim anneliği ama seni gördüğümde ve seni ilk emzirdiğimde anladım ki o hisler sadece bu duygu yükünün içinde ufacık bir nokta imiş. Daha hala inanamıyorum senin benim oğlum olduğuna ve senin annen olduğuma. Mavi nüfus cüzdanını ilk elime aldığımda anne kısmında adımı gördüğümde anladım ki bu gerçek. Evet ben senin annenim. Bir gün gelecek, sen bana bunu gözlerime bakarak söyleyeceksin.

O tarifi imkansız kokunu senden uzaktayken bile duyabiliyorum. O kadar alıştım ki o kokuna, o kadar seviyorum ki o kokuyu... Giysilerini yıkamadan önce onları koklamazsam birşeylerin eksikliğini hissediyorum.Anne olmadan bilemezdim uykunun bu kadar tatlı ama senin de ondan tatlı olduğunu. Yatakten gözlerimi zar zor açarak ve daha yeni yatmıştım diye düşünerek kalkıp beşiğine gittiğimde o tatlı yüzünü görüp, kucağıma aldığımda bütün uykusuzluğum gidiyor fındığım. Seni, bütün uykulara tercih ederim anneciğim.

Anne olmadan bir "pırt" a bu kadar sevineceğimi, hayatın güneş doğmadan da başlayabileceğini, hafif bir rüzgarın minik kulaklarına zarar verebileceğini asla bilemezdim. Ne kadar da çok şey öğrendim sayende. Büyüdüm ben de seninle. Ben daha çocuk hissederken kendimi, bir de baktım ki kucağımda bir çocuk. O an anladım ki ben büyümüşüm.

Sen bana verilmiş en güzel hediyesin fındığım. Baban hep derdi ki bana "Ellerimi hiç bırakma ama hiç", ben onun ellerini bırakmadım ve hediyem sendin. Şimdi ben sana diyorum canım oğlum "Ellerimi hiç bırakma ama HİÇ"

Seni canımdan çok seviyorum...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder